Burada hava her geçen gün biraz daha soğuyor…
Zaman diyorum,biraz daha
zaman…
Dilimin ucundaki kelimeler bu kış da donmazsa bir dahaki yıl
uçmayı öğrenecekler…
…Biraz zaman diyorum.Kalbimin bir yanı sıcak
kalabilirse bu kış,bir delilik daha yapacağım…
Ne bir portakal
bahçesinde dolaştım ne de bir posta treninde yolculuk ettim…
Çiçekler
bir açmaya görsün,bir çılgınlık yapıp hatır için öleceğim…
Aslında seni
çok özledim…
Çok ÖzlediM…
18 Mart 2011
düşüme sen dşünce…
18 Mart 2011
Aşık yanım..
-Kalp ağrım..
-Sancıyan yarım..
-Gizli yaram..
Sana dair kimbilir kaçıncı sayıklayışım..
Kaçıncı iç çekişim…
Ve kaçıncı kaçıklığım…
Avuçlarıma hapsolmuş harflerimi kaçıncı sıkışım..
Gözyaşlarımın değdiği kaçıncı üç noktalı cümlelerimin acıyışı..
Sayfamın tenine değen kalemimin kaçıncı kırılışı..
Ellerimin arasında can bulan şakaklarımın kaçıncı atışı..
Ve kaçıncı ağrışı düşlerimin…
Akla ziyan hallerimin kaçıncı halsiz kalışı…
Bir bilsen sevgili…
Ah bir bilsen…
Sahi?
Seni bu denli özlerken,dindirebilir misin acılarımı?
Sarabilir misin kanayan yaramı?
-Aklıma SEN düşünce…
Dilimde ıslanan sana dair biriktirdiklerim susar olur..
Seni anlatamayan harflerim utanır karşında..
Katleder gözyaşım seni yazamayan mürekkebi..
Anlatamadığım,yaşayamadığım otuzuncu harfim…
Sahi?
Damarlarımda dolaşan sen,akabilir misin mürekkebe karışıp?
Sen kokan sayfadan, silebilir misin suretini ?
.
.
.
-Yüreğime SEN değince…
Telaşlarım çocukluğuma karışır..
Bir serçe ürkekliğiyle ürperirim..
Titreyen dudaklarım parmaklarımda asılı kalır..
Üşür avuçlarım,yalnızlığımın elini tutar..
Sahi?
.
.
.
-Düşüme SEN düşünce…
Gözlerinde tutuklu kalır yüreğim..
İçinde “sen” olmayan düşümü düşürürüm düşümden..
Prangaya vurulmuş ayaklarımı sürüklerim peşinden..
Ömrümü ömrüne katarım her bir adımda..
Sahi?
Yüreğime vurduğun kelepçeyi çözebilir misin?
Sensizliğin esaret olduğunu bile bile,salıverir misin beni?
.
Dert yanışım…
-Dağılışım…
-Savruluşum..
-Ve biraz da aldanışım…
Adına “aşk” dedim..
Aşk’a geldim sevgili..
Yani sana…
Bir bilsen…
Ne denli sevildiğini ve özlendiğini ah bir bilsen Sevgili…
Sahi?
[…]
Bir Fukara Cümleyim…
18 Mart 2011
Baş hecem sen, son hecem bir hayalin iç çekişleri…
Ümitsizlik boynumu büktüğünde, kalbime en yakın olur başım..
Kalbimdekiler gözlerime yansıdığında görmen gerek..
Bir hüznün nasıl yürekten yaktığını…
Patikalar boyunca, yüreğim seni yazsın…
Gökkuşağının yedi rengi siner her zerrene…
Sen, gözlerini her kırptığında,
Dünyanın en mükemmel gösterisini izler dururum…
Her bakışın bir güzellik senfonisi..
Bir nota miktarınca sığsam gözbebeklerine…
Sesinde lalelerin hüsnünü bulurum..
Sen her konuştuğunda, bir gönül orkestrasını, pürdikkat dinler dururum…
Zemheri yüreğime inşirah veren sensin..!
Birden atağa geçmiş yüzlerce kelimenin birbirine sıkışıp kapı eşiğinde kalmasına şahit olurum..
Halbuki sadece bir tanesi sıyrılsa, ve sadece bir tanesinin elinden tutup çeksen, tespih taneleri gibi dizili verecek cümleler…
Her dizilen cümlenin baş hecesi yine sen, son hecesi bir ‘Ah’ miktarınca uzayan iç çekişlerim olacak…
Kasvet şehrinden en kutlu fasıllara çeker beni Üstadem…
Çünkü; yazılan silinebilir, işlenen sökülebilir..
Ya aşk’ın közünde pişir kendini, gel vurul kalbime; ya da aşk bıçağıyla oy yüreğime kendini…
Aşk yolunda ”U” dönüşü yoktur…
18 Mart 2011
Yorulacaksan, zorlanacaksan, şikayetçi olacaksan, keşkelere sığınacaksan, söze “ama” diye başlayacaksan, girme aşk yoluna; aşk yolunda “u” dönüşü yoktur!
Aşk der ki sana: Yolumdaysan başım feda yoluna; ama bil ki senin de başını isterim yoluma. Kahır, kapris gelecekse senden amenna! Ama ayağına diken batarsa yolumda ah edip vahlanma!…
Aşk bilek gücü değil “YÜREKTİR”! Yüreğin yetmiyorsa düşme yollara!…
Hz. Mevlana
Mazi Kalbimde Yaradır…
18 Mart 2011
Bu sanki kırılan bir bileğin üzerinde sek sek oynamak gibi…
Şimdi ben bu yüreği nasıl aşikar edeyim. Ya sırrımı hangi aynalara dökeyim’de ,bana seni versin. Adınla başlasam besmeleme bir kara dua dökülür dudaklarımdan. Lal olur dilim. Utancımdan göğe kalkmaz ellerim’de ,alnımı secdeye indiririm. Artık ne mümkün ikna olmak üç kuruşluk saadete.
Tanrım bana izin ver. Ver ki sesi dahi kalmasın kulaklarımda. Bana izin ver. Verki silinsin soluğu hayalimden. Gözleri ;Evvel onun gözleri,ahir onun gözleri. Tanrım bana izin ver…
İmanla söylüyorum ”bil”. Sen ve ben ıslanıyorsak bu sağanakta,başka yüreklerde mutluluk yaşarsın diyedir. Bu yangın ikimize birden yeter. Ben yanarım da,sen doğarsın benim küllerimden. Belki dikiş tutmam, belki kör olur uykularım, belki hep susarım Ki susmam sevdalanmam içindir sevgili…
ÖmrüM…
18 Mart 2011
Ömrüm diyorum şimdi ömrüm Üzgün bir çocuksun sen ve yalnız Öyle kal çünkü bu dünyada Sana en çok mutsuzluk yakışıyor